10 Ekim 2015 Cumartesi

Sözcükler Arasındaki Anlam İlişkileri


Sözcükler Arasındaki Anlam İlişkileri  


  1. Eş Anlamlı Sözcükler
  2. Yakın Anlamlı Sözcükler
  3. Zıt Anlamlı Sözcükler
  4. Eş Sesli Sözcükler
  5. İkilemeler
  6. Yansımalar
  7. Atasözleri
  8. Dolaylama
  9. Anlam Genişlemesi
  10. Anlam Daralması
  11. Anlam İyileşmesi
  12. Anlam Kötülemesi
  13. Güzel Adlandırma





1. Eş anlamlı sözcükler (Anlamdaş Sözcükler)


Sesleri farklı, anlamları aynı olan sözcüklere eş anlamlı (anlamdaş) sözcükler denir. Türkçede söz­cükler arasında eş anlamlılıktan çok, yakın anlamlılık vardır. Bu nedenle Türkçede eş anlamlı sözcüklerin sayısı çok azdır. Türkçedeki eş anlamlılık, yabancı kökenli sözcüklerden kaynaklanır. Eş anlamlı kelimelere bakıldığında genellikle bunlardan birinin Türkçe, öbürünün yabancı kökenli sözcük olduğu görülür:
Bir sözcüğün eş anlamlısını cümledeki kul­lanımı belirler.
Örneğin:
“Çektiğimiz sıkıntının nedeni sevgisizlik, bencil­liktir.” cümlesinde geçen “sıkıntı” sözcüğü, “Bu seferki yolculuğumuz çileli geçti.” cümlesindeki “çile” sözcü­ğüyle eş anlamlıdır. Ancak;
Eline geçirmiş de çileyi evirip çevirip yumak yapıyor.
dizelerindeki “çile” ile eş anlamlı değilldir.
Aşağıda Alfabetik listelenmiş Eş Anlamlı Kelimeler Sözlüğünü sizler için listeledik:
http://www.edebiyatfakultesi.com/sozcukte-kelimede-anlam/es-anlamli-sozcukler
*

Eşanlamlı

Örnekler
  • kara - siyah
  • sene - yıl
  • fiil - eylem
  • kelime - sözcük
  • ulaşmak - varmak

Eşanlamlı,[1] anlamdaşmüteradif veya sinonim; yazılışları farklı olduğu halde anlamları aynı veya çok yakın olan sözcükler.[2]

Bu tür kelimeler genelde birbirlerinin yerini tutabilir. Türkçede anlamdaş kelimelerin birisi genellikle yabancı kökenlidir.
  • kıymet-değer, cevap-yanıt, sene-yıl, medeniyet-uygarlık, imkân-olanak, acele-ivedi, zelzele-deprem, yoksul-fakir, misafir-konuk, sınav-imtihan, yöntem-metot, mesele-sorun, vasıta-araç.

Öztürkçe kelimeler arasında da eşanlamlılık olabilir:
  • deprem - yer sarsıntısı
Eşanlamlılık sadece isim soylu sözcüklerde görülmez. Eşanlamlı fiiller de mevcuttur:
  • saklamak - gizlemek, duymak - işitmek
Bileşik isim, deyim ve atasözlerinde yerleşmiş şekilde kullanılan sözcüklerin yerine anlamdaşı kullanılmaz. Örneğin kara bahtlı bileşik sözcüğü yerine siyah bahtlı kullanılmaz.

Kısmî eşanlamlılık

Birden fazla anlamı olan sözcüklerde bu anlamlardan biri veya birkaçı başka bir sözcükle eşanlamlı olabilir:
  • Pasaportum için resim çektirmeye gidiyorum.
  • Okulda bugün fotoğraf çekimi var.
Yukarıdaki ilk örnekte resim sözcüğü fotoğraf anlamında kullanıldığı için eşanlamlı görevi üstlenmiştir ancak "Bugün okuldaki suluboya resim sergisini gezmeye gideceğim." cümlesindeki anlamı fotoğraf değildir.
Kısmî eşanlamlı sözcüklere örnek olarak koymak-bırakmak, göz-çekmece, gezmek-dolaşmak, doğru-gerçek verilebilir.

Konotasyon

Ana madde: Konotasyon
Eşanlamlı sözcükler arasında konotasyon farkı olabilir. Sözcüklerden biri daha olumlu iken diğeri daha olumsuz bir çağrışım yapıyor olabilir. Örneğin kilolu, tombul, şişman ve şişko sözcükleri eşanlamlı olmasına rağmen konotasyonları farklıdır. "Kilolu" sözcüğü normal bir diyalogda kabul edilebilirken, "şişko" hakaret kabul edilebilir. "Tombul" sözcüğü bazen sevimlilik anlamı da taşır. Bu tür eşanlamlı sözcük gruplarına örnek olarak züğürt-yoksulkısa-bücürölmek-vefat etmekceset-naaş-leşsakat-engelli-özürlü ve bedava-beleş verilebilir.
Kulağa kaba veya keskin gelebilecek bir söz yerine daha olumlu konotasyona sahip bir anlamdaşını kullanmaya "hüsnütabir" denir.

Kaynakça

  1. ^ "eşanlamlı." Dildernegi.org
  2. ^ "synonym." Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003.

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

  
Vikipedi, özgür ansiklopedi
*



*

2.Yakın Anlamlı Kelimeler
Yazılışı ve okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi göründüğü hâlde birbirinin yerini tamamen tutamayan, yani aralarında anlam ayrıntısı bulunan kelimelerdir. Bunlar çoğunlukla Türkçe kelimelerdir.
Örnek
Yakın anlamlılıkta çoğu zaman sözcüğün cümledeki kullanımı belirleyici olmaktadır.
Örnek
*


3. Zıt Anlamlı Kelimeler



Karşıt kavramları karşılayan, birbirleriyle çelişen anlamlar içeren sözcüklere “zıt anlamlı sözcükler” denir.
  • Güzel – çirkin
  • İnce – kalın
  • Ağlamak – gülmek
  • İnmek – çıkmak vs
Sıkça kullandığımız zıt anlamlı kelimelere örnekler vermeden önce bilmemiz ve dikkat etmeniz gereken şeylere değinelim.

UYARIHer sözcüğün eş anlamlısı olmadığı gibi zıt anlamlısı da yoktur.  Özellikle nitelik ve nicelik bildiren sözcüklerin yani sıfatların ve zarfların zıt anlamlısı bulunur.
Örnek = Ekşi, kitap, sarı, masa, duvar…

UYARIFiillerin olumlu-olumsuz biçimleri zıtlık oluşturmaz. Onlar aynı eylemin gerçekleşip gerçekleşmediğini bildirir. Karşıtlık oluşturması için farklı bir sözcüğün olması gerekir. Kısacası bir sözcüğün olumsuzu onun zıttı değildir.
Örnek =   Gelmek (olumlu)  –    gelmemek  (olumsuz)   ≠  Zıt anlamlılık ilişkisi yoktur.
Gelmek       –    gitmek     = Zıt anlamlılık ilişkisi vardır.

UYARIBir sözcüğün zıt anlamlısı, onun cümledeki kullanımına göre değişir.
Örnek =   Pazardaki meyvelerin yüksek fiyatı vatandaşın cebini yakıyor.
Yüksek kelimesinin zıt anlamlısı normalde alçak kelimesidir. Ancak yukarıdaki cümlede geçen yüksek fiyat sözünün zıt anlamlısı “alçak fiyat” olamayacağı için doğrusu “düşük fiyat ” olacaktır. Bu yüzden cümledeki anlamından dolayı yüksek sözcüğünün zıt anlamlısı düşük kelimesidir.
 
Aşağıda, sıkça kullandığımız zıt anlamlı kelimeler,  sizler için alfabetik olarak sıralanmıştır. Eğer zıt anlamlı kelimeler tablosunu indirmek isterseniz aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz.
http://www.turkdilbilgisi.com/sozcukte-anlam/zit-anlamli-kelimeler.html
Zıt Anlamlı Kelimeler Sözlüğü
A – B – C-Ç – D – E-F – G – H-I-İ –  K-L – M-N – O-Ö-P-R – S-Ş-T – U-Ü-V – Y-Z
Zıt Anlamlı Kelimeler Sözlüğü

Zıt Anlamlı Kelimeler Sözlüğü


*

4. Eş Sesli Kelimeler (Sesteş)

Aynı şekilde yazılıp okunan, dolayısıyla da ses bakımından birbirinin aynısı olan; ancak anlamları birbirinden tamamen farklı olan sözcükler arasındaki anlam ilişkisine “eş sesli kelimeler” diğer bir ifade ile “sesteş kelimeler” adı verilir. Burada dikkat edilmesi gereken; aynı seslerle değişik ve birbirleriyle hiç ilgisi olmayan kavramların anlatılması durumudur. Yani ses kalıbı aynı olan bu sözcüklerin karşıladıkları kavramlar tamamen farklıdır.
Örneğin bir sayı olan “yüz” ile “başın ön bölümü” ve suda “yüz”  anlamındaki yüz; çaygillerden bir içecek olan “çay” ile ırmaktan büyük akarsu vb.
Eş Sesli Kelimelere Örnekler
Eş Sesli Kelimelere Örnekler


Eş sesli kelimelere örnek cümleler :

El eliyle yılan tutulmaz.
Her yanım cayır cayır yanıyor.
Arkadaşının yaş gününde bol bol yaş pasta yedi.
Ayakkabısının bağını düğümleyip arkadaşının bağ evinden uzaklaştı.
Onun yüzünden yüz yerde yüzüm kızarıyor.
Her yaz yaylaya çıkar, orada yarım kalan hikayesini yazmaya çalışırdı.
Kır saçları rüzgarda dalgalanıyordu.
Şimdi vazolar kır çiçekleriyle doludur.
Böyle dik bir yokuştan kış günü her araba inemez.
Tüm öğrencileri bahçeye ağaç dikmeye davet ettik.
İç ile dış bir olmadan olgunluk olmaz
Yatmadan bir bardak süt meyi unutma.

UYARI 1: Bazı sözcükler sesteş gibi görüldüğü halde, düzeltme işareti (^)’nin varlığı sebebiyle birbirinden sesteşlik bakımından ayrılır. Uzun ya da ince olarak okunması gereken ünlü harflerin üzerine konan (^) düzeltme işareti, birbirinin aynısı gibi görünen kelimelerin sesteş olmasına engel olduğu için bu sözcükler eş sesli kelimeler olarak kabul edilmemektedir.
Örnekler:
*adem (yokluk)             *adet (sayı)
âdem (insan)                 âdet (gelenek, alışkanlık)
*alem (bayrak)              *aşık (eklem kemiği)
 âlem (dünya, evren)      âşık (vurgun, tutkun)
*hal (pazar)                 *hala (babanın kız kardeşi)
hâl (durum, vaziyet)       hâlâ (henüz)
*rahim (esirgeme)        *şura (şu yer)
rahîm (koruyan)             şûra (danışma kurulu) vb.
*Yar (Uçurum)             *Kar (donan su buharı)
Yâr (Sevgili)                  Kâr (para kazancı)

UYARI 2: Eş seslilik ile çok anlamlılık birbirine karıştırılmamalıdır. Eş sesli sözcüklerde anlam yönünden uzak-yakın en ufak bir ilişki, hiçbir yakınlık yokken; çok anlamlılık bir sözcüğün temel anlamına bağlı olarak ortaya çıkan bir anlam çoğalmasıdır. Yani bir sözcüğün yan ve mecaz anlamı o sözcüğün sesteşi değildir. Aşağıdaki resimde “yüz” kelimesini bu bakımdan inceledik.

UYARI 3: Dilimizde yazılışları ve söylenişleri birbirine oldukça yakın kimi sözcükler vardır. Bu sözcükler arasında eş seslilik kesinlikle söz konusu değildir.
Örnekler:
Öğle: Zaman öğle vakti
Öyle: işaret sözcüğü
Eğer:koşul zarfı
Eyer:binek hayvanlarının sırtına konan oturmalık
Grup: küme öbek
Gurup: güneşin batması

Bazı sözcüklerdeki bu sesteşlik özelliği cinas denilen bir söz sanatının doğmasını sağlamıştır. Cinas, sesteş sözcüklerin yakın aralıklarla kullanılması sanatıdır.
Örnekler: 
Neden her kime yüz tuttum ben andan yüz bela gördüm (Fuzuli)
Üzdü beni zalim kanlı yaramaz.
Gayet çoktur, değil benim yaram az.
Bana yardan gayri cerrah yaramaz. (Gevheri)
Kısmetindir gezdiren yer yer seni
Arşa çıksan akıbet yer yer seni (Kemal Paşazade)

Dilimizde kullanılan bazı eş sesli kelimeler ve anlamları aşağıda alfabetik olarak sıralanmıştır. Sesli Kelimeler Sözlüğü
http://www.turkdilbilgisi.com/sozcukte-anlam/es-sesli-kelimeler-ornekler-sozlugu.html
*



5.İkilemeler
Anlamı pekiştirmek, güçlendirmek, anlatımı daha çekici hale getirmek için aynı sözcüğün, eş, yakın, karşıt anlamlı veya sesleri birbirini çağrıştıran sözcüklerin yan yana kullanılmasıyla oluşturulan sözcük grubuna “ikileme” denir.
Örnekler: Eski püskü, uzun uzun, şırıl şırıl, abuk subuk, cam çerçeve, fokur fokur, tir tir titremek vs.
İkilemlerle ilgili sorular genellikle aşağıda inceleyeceğimiz “oluşum şekilleri” ya da “cümledeki görevleri” ile ilgili gelmektedir.

İkilemelerin Oluşum Şekilleri

  • Aynı sözcüğün tekrar edilmesiyle oluşturulur:
Örnekler: Ağır ağır, yavaş yavaş, adım adım, ince ince, uslu uslu, açık açık, uzun uzun, iri iri,  koşa koşa, ılık ılık, usul usul, akın akın, gide gide, tuhaf tuhaf, sıkı sıkı, yüze yüze, otura otura, deste deste, gürül gürül, ağlaya ağlaya, bir bir, deste deste,  vb.
Örnek cümleler:
Hızlı hızlı yapacağını bilsem de ondan bir şey istemem.
Balkonda serin serin oturmanın keyfi başkadır.

  • Eş anlamlı sözcüklerle oluşturulur:
Örnekler: Güçlü kuvvetli, ses seda, şan şöhret, akıllı uslu, köşe bucak, kılık kıyafet, yorgun argın, laf söz, mutlu mesut, sağlık sıhhat, evirmek çevirmek,  gizli saklı, ilgi alaka, kesin kati, kural kaide, zarar ziyan, zengin varlıklı,  hısım akraba, ite kaka vb.
  • Yakın anlamlı sözcüklerle oluşturulur:
Örnekler: Eş dost, doğru dürüst, ağrı sızı, gelenek görenek, yer yurt, üst baş, kırılmak darılmak, bıkmak usanmak, uğraşmak didinmek, sağ salim, sorgu sual, akıl fikir, ak pak,  az buçuk, mal mülk, yalan yanlış vb.
  • Zıt/Karşıt anlamlı sözcüklerle oluşturulur:
Örnekler: İyi kötü, aşağı yukarı, ileri geri, az çok, irili ufaklı, er geç,  bata çıka, düşe kalka, aşağı yukarı, gide gele, alt üst, altı üstü, acı tatlı, büyük küçük, dost düşman, enine boyuna vb.

  • Biri anlamlı diğeri anlamsız sözcüklerle oluşturulur: Bu ikilemelerde, anlamsız sözcüğün anlamlı kelimeden önce kullanıldığı da görülür, sonra kullanıldığı da.
Örnekler: Eğri büğrü, çoluk çocuk, cümbür cemaat, eski püskü, ezik büzük, yırtık pırtık, falan filan, sıkı fıkı, tek tük, ufak tefek, yamalak vb.

  • İkisi de anlamsız sözcüklerle oluşturulur:
Örnekler: Abuk subuk, ıvır zıvır, abur cubur, eciş bücüş, apar topar, mırın kırın, çıtı pıtı, paldır küldür vb.

  • Yansıma sözcüklerle oluşturulur:
Örnekler: Tıkır tıkır, şırıl şırıl, horul horul, fokur fokur, şarıl şarıl, vızır vızır, çatır çatır, çıtır çıtır, gümbür gümbür,  lıkır lıkır,

  • Yakın anlamlı sözcüklerle oluşturulur:
Örnekler: Eş dost, doğru dürüst, ağrı sızı, gelenek görenek, yer yurt, üst baş, kırılmak darılmak, bıkmak usanmak, uğraşmak didinmek, sağ salim, sorgu sual, akıl fikir, ak pak,  az buçuk, mal mülk, yalan yanlış vb.

  • Zıt/Karşıt anlamlı sözcüklerle oluşturulur:
Örnekler: İyi kötü, aşağı yukarı, ileri geri, az çok, irili ufaklı, er geç,  bata çıka, düşe kalka, aşağı yukarı, gide gele, alt üst, altı üstü, acı tatlı, büyük küçük, dost düşman, enine boyuna vb.

  • Biri anlamlı diğeri anlamsız sözcüklerle oluşturulur: Bu ikilemelerde, anlamsız sözcüğün anlamlı kelimeden önce kullanıldığı da görülür, sonra kullanıldığı da.
Örnekler: Eğri büğrü, çoluk çocuk, cümbür cemaat, eski püskü, ezik büzük, yırtık pırtık, falan filan, sıkı fıkı, tek tük,  yamalak vb.

  • İkisi de anlamsız sözcüklerle oluşturulur:
Örnekler: Abuk subuk, ıvır zıvır, abur cubur, eciş bücüş, apar topar, mırın kırın, çıtı pıtı, paldır küldür vb.

  • Yansıma sözcüklerle oluşturulur:
Örnekler: Tıkır tıkır, şırıl şırıl, horul horul, fokur fokur, şarıl şarıl, vızır vızır, çatır çatır, çıtır çıtır, gümbür gümbür,  lıkır lıkır,

  • İkinci kelimenin başına “m” ünsüzü getirilerek oluşturulur:
Örnekler: para mara, ev mev, yemek memek,

 İkilemelerin Özellikleri
 İkilemeler Nasıl Yazılır?
  • İkilemeyi meydana getiren sözcükler ayrı yazılır. Bu sözcüklerin arasına hiçbir noktalama işareti konmaz:
Başbaşa verip bu işin içinden nasıl çıkacaklarını konuştular. (Yanlış)
Baş başa verip bu işin içinden nasıl çıkacaklarını konuştular. (Doğru)

Kardeşinin eğri-büğrü yürümesine sinirlenmişti. (Yanlış)
Kardeşinin eğri büğrü yürümesine sinirlenmişti. (Doğru)

  • Bazı ikilemeler zaman içinde kalıplaşarak bitişik halde kullanılır duruma gelmiştir.
* Hayatımı altüst ettin.
* Bir saat hoşbeş edip hasret giderdik.
* Kendi aranızda fısfıs konuşmayı bırakın!
* Aldıklarını buzdolabına şipşak yerleştiriverdi.
* Bu akşam menüde cızbız köfte vardı.
* Hep susuyor, hiç kimseyle yüzgöz olmak istemiyordu.
Karmakarışık bir ilişkinin ortasında buldu kendini.

  • Sözcüklerinden birinin önüne “m” ünsüzü getirilerek yapılmış ikilemeler de ayrı yazılır:
süt müt, ceket meket, para mara, cam mam, yangın mangın.

  • İsim hal ekleri ve iyelik ekiyle yapılan ikilemeler de ayrı yazılır:
Göz göze geldiğimiz o günü unutmam mümkün mü?
* İşleri hızlıca bitirmek için el ele vermek gerekiyor.
Ardı ardına gelen bu haberle adete beyninden vurulmuşa döndü.
* Hakem o pozisyonun omuz omuza mücadele olduğuna karar verdi.
* Borçlarını günü gününe ödemekten hiç ödün vermezdi.
* Odasının bir duvarını baştan başa enstrümanlarla donatmıştı.
Boşu boşuna telaş yaptık.

Örnekler: *baş başa, *diz dize, *iç içe, *yan yana, *daldan dala, *günden güne, *içten içe, *yıldan  yıla; *başa baş, *bire bir,  *dişe diş,  *teke tek, *ardı ardına, *boşu boşuna, *darı darına,  *peşi peşine,

  • İkilemenin arasına “mi” edatı getirilerek anlam daha da kuvvetlendirilebilir.
* Güzel mi güzel
* Dertli mi dertli

İkilemeyi Oluşturan Sözcükler Ek Alabilir mi?

  • Türkçede, çekim eki alarak (iyelik eki, hal ekleri vs) meydana gelen ikilemeler bulunmaktadır.
el ele, diz dize, göz göze, nefes nefese, baş başa, arka arkaya, kıyıda köşede, sağdan soldan, elayağı, saçı başı, kaşı gözü, uzaktan uzağa

  • İkilemeyi meydana getiren kelimeler “yapım eki almış sözcükler” olabilir.
günlük güneşlik, irili ufak, güç kuvvetli, kırık dökük, yerli yersiz, dalgın dalgın, dertli dertli

İkilemeyi Oluşturan Sözcüklerin Yerleri Değiştirilebilir mi?

  • İkilemeyi oluşturan sözcükler, dilimizde kalıplaşmış bir şekilde kullanıldıklarından yerlerinin değiştirilmesi uygun olmaz. Yerlerinin değiştirildiğini varsayarak birkaç cümle oluşturacak olursak:
Subuk abuk laflarıyla hepimizi rahatsız etti.
Akşamları sadece zıvır ıvır yiyeceklerle beslendiğin için hastalanacaksın.
 Görüldüğü gibi yakışıksız bir anlatıma bürünüyor cümle. Bu yüzden yerlerinin değiştirilmesi doğru olmamaktadır.

İkilemelerin Cümledeki Görevleri Nelerdir?

  • İkilemeler cümlede isim, sıfat ve zarf görevinde kullanılabilir. Cümlede tamlama şeklinde bulunabilirler.
* Çok sevdiği bisikleti ile dağ taş demeden Beypazarı’na kadar gitti. (dağ taş = isim)
* Çocuklarını okutabilmek için malını mülkünü feda etti. (malını mülkünü = isim)
Yıkık dökük bir odada koca bir ömür geçirdi. (yıkık dökük = sıfat)
* Memleketimin her bir yerini karış karış gezdik. (karış karış = zarf)
* Büyük yatırım yaparak kurduğu matbaa son zamanlarda tıkır tıkır işliyor. (tıkır tıkır = zarf)
İkilemeler ile ilgili TDK’nın sitesinde yayımlamış olduğu “İkilemelerin Yazılışı” adlı yazıyı da inceleyebilirsiniz.
http://www.turkdilbilgisi.com/ikilemeler/ikilemeler.html
*

6. Yansımalar

Yansıma Sözcükler

Doğadaki cansız varlıkların, hayvanların, makinelerin çıkardığı seslere yansıma sesler, bu seslerden türetilen sözcüklere de yansıma sözcükler denir. Yine insanlara ait yansıma ses ve sözcükler de bulunmaktadır.
yansima sözcükler
Yansıma Sözcüğün Türü
Yansıma sözcükler ad, sıfat, zarf ve fiil gibi çeşitli türlerde kullanılabilir. Ayrıca cümlenin herhangi bir öğesinde de yer alabilir.
A) Yansıma ad
Bu hışırtı nereden geliyor?
Birden onu bir hıçkırık tuttu.
B) Yansıma sıfat
Kıtır krakerleri yemeye bayılırım.
C) Yansıma eylem
Kapının menteşelerei gıcırdıyor.
Serkan sürekli horluyor.
D) Yansıma zarf:
Alarm zır zır ötüyor.
Dere şırıl şırıl akıyor.
  • Yansıma sözcükler ikileme görevinde de kullanılabilir:
    tıkır tıkır, çıt çıt.
  • Yansıma sözcükler mecaz anlama gelecek şekilde
    kullanıldıklarında içlerindeki ses unsurunu kaybederler.
    Bu tip kelimelerin yansıma anlamı ortadan
    kalkar.

Toplantıda bir ara sıkıntıdan patlayacak gibi oldum.
Öğrenci, fiilimsileri tahtada çatır çatır anlattı.

http://www.bilgicik.com/yazi/yansima-sozcukler/
*
7. Atasözleri

Atasözü Ne Demektir

Türk Dil Kurumu’nun Tanımı : Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş, öğüt verici nitelikte söz, darbımesel.
Wikipekdia’nın Tanmı: Geçmişten günümüze gelen, uzun deneyimlerden yararlanarak kısa ve özlü öğütler veren, toplum tarafından benimsenerek ortak olarak kullanılan kalıplaşmış sözlere Atasözü denir. Türkçe’de “sav” ve “darb-ı mesel” olarak da adlanılır.
Atasözleri bir toplumun duygu, düşünce inanç ve kültür yapısını yansıtır. Atasözlerinin kim tarafından ne zaman söylendiği bilinmez. Yani atasözleri anonimdir. Bu sözler topluma mâl olmuş, toplum tarafından benimsenmiş ve yüzyılların düşünce ve mantık isteminden geçerek günümüze ulaşmış kısa ve özlü sözlerdir. Atasözleri, bir düşünce açıklanırken ya da savunulurken tanık olarak da gösterilirler.
Atasözleri, halkın yalnızca ortak duygu ve düşüncelerini değil ortak dil zevkini de yansıtır.
*

Atasözlerinin Özellikleri

Türkçe’de Atasözü

Türkçede atasözleri biçim ve anlam özelliklerine göre şu şekilde sınıflandırılır:

Biçim Özellikleri

Atasözleri, biçim yönünden diğer yazı türlerine göre farklı özellikler gösterir. Öykü, roman, şiir, deneme gibi yazı türleri pek çok cümlenin bir araya gelmesi ve anlam yönünden bütünleşmesiyle oluşur. Buna karşın atasözleri genellikle bir, en fazla iki cümleden oluşur. Bütün duygu ve düşünceler bu tek cümleye sığdırılır. Bu cümleler kişiden kişiye değişmez. Halkın ortak malıdır ve halk tarafından aynı biçimde söylenir. Atasözlerinde biçim özellikleri şu başlıklar altında toplanabilir:

Atasözlerinde Kalıplaşma

Atasözleri bir toplumun ortak kullandığı kalıplaşmış sözlerdir. Bu nedenle herhangi bir kimse, atasözlerindeki sözcükleri ya da sözcüklerin sırasını değiştiremez. Örneğin “Dikensiz gül olmaz.” atasözü “Gül dikensiz olmaz” şeklinde söylenemez. “Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür” atasözündeki “kaz” kelimesi yerine “ördek” veya “horoz” denmez. Bunun nedeni, atasözlerinin bir kişinin değil, bütün toplumun ortak malı olması ve o toplumun düşünce ve dil zevkini yansıtmasıdır.
Ancak, bazı atasözleri tarihsel süreç içinde değişikliğe uğramıştır.
Örnek: “Ayağını yorganına göre köskıl.” → “Ayağını yorganına göre uzat.” Bu atasözündeki “köskıl” kelimesinin yerine günümüzde “uzat” kelimesi kullanılmaktadır. Tarih boyunca dilde ve kültürde oluşan değişmeler atasözlerine de yansımıştır.
Kalıplaşmanın bir istisnası da bir atasözünün farklı bölgelerde değişik şekillerde söylenmesidir.
Örnek: Mum dibine ışık vermez. → “Çıra dibi karanlık olur”
Örnek: Er ekmeği er kursağında kalmaz. → Er lokması er kursağında kalmaz.
Örneklerdeki gibi bazı atasözlerinde, hem sözcüklerin sırası hem de sözcükler değişebilmektedir. Ancak, bu değişiklik kişiden kişiye değil bölgeden bölgeyedir. Bu durum, atasözlerinin tarihsel süreç içinde ve farklı bölgelerde değişikliğe uğrayabildiğini gösterir.

Cümle Türlerine Göre Atasözleri

Türkçede bulunan bütün cümle türlerine atasözlerinde de rastlanır. Atasözleri kısa ve özlü sözler olduğu için genelde bir-iki cümleden oluşur. Daha uzun cümlelerden oluşan Türk atasözlerinin sayısı azdır. Atasözlerinde kullanılan cümle türleri şu şekilde sıralanabilir:

Yalın Cümle

Atasözlerinin çoğu yalın cümle biçimindedir. İçinde sadece bir yargı bulunan atasözleri genellikle yalın cümleler biçiminde anlatılır.
Örnek: Ağaç kökünden yıkılır. / Aç köpek fırın duvarını deler. / Vakit nakittir.

Birleşik Cümle

İçinde iki yargı bulunan atasözleri genelde birleşik cümle biçiminde kurulur.
Örnek: Dağ ne kadar yüce olsa, yol üstünden aşar. / Erkek aslan aslan da, dişi aslan aslan değil mi? / Elin ağzı torba değil ki büzesin.

Devrik Cümle

Atasözlerinde şiirsel bir anlatıma özen gösterildiğinden pek çok atasözü devrik cümlelerle kurulmuştur.
Örnek: Gülme komşuna, gelir başına. / Besle kargayı, oysun gözünü. / Sık gidersen dostuna, yatar arka üstüne.

Ad Cümleleriyle Kurulan Atasözleri

* Ad cümleleriyle kurulan atasözlerimde yüklem ad ya da ad soylu sözcüklerden oluşur.
Örnek:Almak kolay, ödemek güçtür. / Akıl için yol birdir. / İki el bir baş içindir.
* Ad cümleleriyle kurulan atasözlerinde var, yok sözcükleri ek eylem alarak yüklem olur.
Örnek: Kalpten kalbe yol vardır. / Ölümen öte köye köy yoktur.
* Ad cümleleriyle kurulan atasözlerinin çoğunda ek eylem -dır söylenmez. Bu durumda genellikle herhangi bir anlam kaybı söz konusu olmaz.
Örnek: Can cümleden aziz. / Hizmetçi kırarsa şuç, hanım kırarsa kaza.

Eylem Cümleleriyle Kurulan Atasözleri

* Eylem cümleleriyle kurulan atasözlerinde yüklem eylem olur. Eylem cümlesiyle kurulan atasözlerinin sayısı ad cümlesiyle kurulanlara nazaran daha çoktur.
Örnek: Can boğazdan gelir. / Zorla güzellik olmaz. / İki at bir kazığa bağlanmaz.
* Bazı atasözlerinde eylem söylenmez. Anlam kendiliğinden ortaya çıkar.
Örnek: Ata arpa, yiğide pilav. / Bakarsan bağ, bakmazsan dağ.
Ek Eylemle Kurulan Atasözleri
Bazı atasözleri ek eylemle kurulurlar.
Örnek: Akıl için yol birdir. / Yiğidin malı
*
http://atasozleri.bilgicik.com/aciklamali_atasozleri.htm
*
8. Dolaylama

Bir kelimeyle anlatılabilecek bir durumu birden fazla kelimeyle anlatmaya denir.
"yavru vatan": Kıbrıs,
"büyük kurtarıcı": Atatürk,
"ulu önder":Atatürk
"derya kuzuları": balık,
"file bekçisi":kaleci
"Türkiye'nin kalbi": Ankara
 http://www.edebiyatogretmeni.com/sozcukte-anlam/sozcukler-arasinda-anlam-iliskileri-yansima-dolaylama-guzel-adlandirma
*
Dolaylama Nedir 


Bir kelime ile anlatılabilecek bir kavramı, birden fazla kelime ile anlatmaya “dolaylama” denir.

Bir tek sözcükle belirtilebilecek bir kavramın birden çok sözcükle anlatılması olup ad aktarmasının bir türüdür. Bu çeşit aktarmalarda genellikle parça söylenip bütün anlatılmaya çalışılır. Bu yüzden dolaylama mecaz sanatlarından doğan bir olgudur. Mecaz-ı mürselin parça ilişkisine benzeyen bir özellikle oluşturulur. Fakat dolaylamalarda mecaz-ı mürselden farklı olarak benzetmek amacıyla yapılan bir benzetme söz konusudur.


Örneğin beyaz altın diyerek pamuk kastedilirken beyazın ekonomik değeri ve rengi göz önünde bulundurulmuş ve bu benzetme, benzetmek amacı ile yapılmıştır. Mecaz-ı mürsellerde ise benzetme amacı güdülmeden bir benzetme söz konusu olmaktadır. Dolaylamaları mecaz-ı mürselden ayıran küçük fark da buradan kaynaklanır. Üstelik mecaz-ı mürsel sanatı, tek bir kelime ile de yapılabilir. ( Binanın suyu patladı, Ankara, Atina’ya bir nota gönderdi. Kış ayları tezek yakar Erzurum… gibi ) Ama dolaylama, birden fazla sözcükle yapılır ve benzetme amacı güdülerek yapılan bir benzetme ve mecaz anlam söz konusudur.


Dolaylalama Örnekleri


Bu sene bacasız sanayi gelirleri düştü. (Turizm)
Delikli demir icat oldu mertlik bozuldu. (Tüfek)
Bu yöremiz kara elmas açısından zengindir. (Kömür)


Atatürk: Büyük kurtarıcı, 
Kıbrıs: Yavru vatan,
Balık: Derya kuzusu
Aslan: Ormanlar kralı,
Kaleci: File bekçisi,
“Türkiye’nin kalbi”: Ankara,
Ulu önder: Atatürk,
Beyaz altın: Pamuk,
Altın boynuz: Haliç,
Beyaz zehir: Eroin
Meşin yuvarlak: Top


Önemli : Dolaylama, herkes tarafından bilinen, tahmin edilen veya en azından o mevzuda konuşanların çarçabuk anlayacağı benzetmelerdir.


On iki dev adam: Basketbol takımı
Filenin Sultanları: Bayan basketçiler
Süper Star: Ajda Pekkan
Sanat Güneşi: Zeki Müren
Eğenin incisi: İzmir
Bacasız sanayi: turizm


Dolaylama ile ad aktarması arasında hem yakınlık hem de karşıtlık ilişkisi vardır; çünkü dolaylama, ad aktarmasının bir türüdür; ama daha az sözcük değil çok sözcük kullanılır. Sözcükler, ait olduğu kavramdan başka bir kavrama aktarıldığında yan anlam kazanır. Ad aktarması, mecaz-ı mürseldir.


Mecazı mürsel ise: Bir adın, kendisiyle, ilişkili, onun kapsamı içindeki başka bir adın yerine kullanılmasıdır. Veya aralarında benzerlik ilişkisi bulunan iki kavramdan birini diğerinin yerine kullanılmasıdır. Örneğin Orhan Veliyi okudum derken O. Veli ile eseri arasında bir ilişki vardır.


O. Veli’yi okudum derken O. Veli söylenmiş, ama eseri kastedilmiştir. Dolayısıyla aralarında çok yakın ilişki olan iki şeyden biri söylenmiş diğeri kastedilmiştir. Ve bu yapılan benzetmede benzetme amacı güdülmemiştir.


Dolaylamada benzetmenin amaç olduğu fark edilmelidir. Filenin sulatanları denmiş bayan basketbolcular kastedilmiş, ama ilgi münasebeti üzerinden benzetme amacı güdülerek benzetme yapılmıştır.

http://www.odevkalemi.com/2012/01/dolaylama-dolaylama-nedir-dolaylama.html
*
9. Anlam genişlemesi

Bir varlığın bir türünü ya da tekini anlatan, kullanım alanları dar olan şeyleri gösteren sözcüklerin zamanla o varlığın bütün türlerini birden anlatır duruma gelmesine anlam genişlemesi denir.

Başka bir tanımı da şöyledir: Bir varlığın bir türünü anlatan, kullanılış alanları sınırlı olan sözcüklerin zamanla o varlığın bütününü, bütün türlerini anlatır duruma gelmesine, daha geniş alanlarda kullanılmaya başlanmasına “anlam genişlemesi” denir.

Örnekler:

"alan" sözcüğü, "düz ve açık yer" anlamını içerirken anlam genişlemesine uğrayarak "iş, meslek, araştırma-inceleme" anlamlarını da kazanmıştır.

“ödül” sözcüğü eskiden sadece “güreşlerde kazananlara verilen bir mükâfat” anlamında kullanılırken, günümüzde “her türden yarışma sonunda verilen mükâfat” için kullanılmaktadır.

“yüz” sözcüğünün ilk anlamı “suraf’tır. Ancak bu sözcük, zamanla suyun yüzü (yüzey), evin ön yüzü (taraf, cephe), yorgan (bilgi yelpazesi.net) yüzü (bir şeyin görünen bölümünü kaplamakta kullanılan kumaş) anlamlarını da kazanarak anlam genişlemesine uğramıştır.

“tatlı olmayan” anlamında kullanılan “acı” sözüğü acı yeşil (koyu), çok acı çekti (ıstırap) anlamların*da kullanılmaya başlanmış, dolayısıyla sözcük birden çok anlamı ifade etmeye başlamıştır.

Büyük çadır anlamına gelen “yurt “ sözcüğü anlam genişlemesine uğrayarak “vatan” anlamıyla varlığını sürdürmüştür.

Bir göl adı olan “terkos” anlam genişlemesiyle evlerde “akan su” anlamına da genişlemiştir.

“Mal” kelimesinin anlam genişlemesi yolu ile “canlı cansız hayvan, eşya, taşınır taşınamaz her türlü gayrimenkul” anlamına genişlediği görülür.

“Mareşal” sözcüğü Fransızcada "at bakıcısı, nalbant, seyis" gibi anlamlara gelirken, zamanla başka dillere geçerek "ordudaki en büyük rütbe" anlamını kazanmıştır.

“Konmak” fiilinden türeyen "konak" sözcüğünün anlamının "konma yeri" olması gerekir. "Konak" sözcüğü, Türkçede "yolcuların konup geceledikleri yer, iki konak arasındaki uzaklık, kentlerdeki büyük ve görkemli ev" yerine kullanıl maktadır.

“Mum” asıl olarak bir "ışık aracı"dır. Bu sözcük fizikte "ışık birimi" olarak da kullanılır.

 http://bilgiyelpazesi.com/egitim_ogretim/konu_anlatimli_dersler/turkce_dersi_ile_ilgili_konu_anlatimlar/anlam_daralmasi_ozellikleri.asp
*

10. Anlam daralması

Türkçe-Dil Bilgisi Terimi Olarak Anlam Daralması : 

Sözcükler, anlamda daralma ya da genişleme yoluyla başka bir anlama geçerek yan anlamlar kazanabilir. Sözcüğün eskiden anlattığı şeyin ancak bir bölümünü, bir türünü anlatır duruma gelmesine anlam daralması denir. Sözgelimi "oğul" sözcüğü başlangıçta kız ve erkek anlamlarını içerirken sonradan yalnızca erkek çocukları için kullanılarak anlam daralmasına uğramıştır. "Erik" sözcüğü, şeftali, kayısı, zerdali anlamını içerirken, sonradan bir tür meyve için kullanılarak anlam daralmasına uğramıştır.  

http://www.dersimiz.com/terimler-sozlugu/Anlam-Daralmasi-Nedir-1155.html#.VhlMluztmko

*




ANLAM DARALMASI, ÖZELLİKLERİ  

Sözcükler, anlamda daralma ya da genişleme yoluyla başka bir anlama geçerek yan anlamlar kazanabilir.

Sözcüğün eskiden anlattığı şeyin ancak bir bölümünü, bir türünü anlatır duruma gelmesine anlam daralması denir.

Örnekler:

“Oğul" sözcüğü başlangıçta kız ve erkek anlamlarını içerirken sonradan yalnızca erkek çocukları için kullanılarak anlam daralmasına uğramıştır.

"Erik" sözcüğü, şeftali, kayısı, zerdali anlamını içerirken, sonradan bir tür meyve için kullanılarak anlam daralmasına uğramıştır.

”Yemiş” sözcüğü “meyve” anlamında geniş bir anlama sahiptir. Bugün bu sözcük daralarak, özellikle Ege Bölgesi’nde “incir” anlamında kullanılır olmuştur.

“Makine” sözcüğü her türlü araç olarak geniş anlamda kullanılan bir sözcüktür. Bazı yörelerde bu sözcüğün “otobüs” veya (bilgi yelpazesi.net) “kamyon” yerine kullanılması bu sözcüğün bu yörelerde dar anlamda kullanıldığını gösterir.

“Davar” sözcüğü eskiden “mal, mülk, eşya” anlamında kullanılan bir sözcükken bugün bu sözcüğün “koyun, keçi” anlamında kullanılması anlamda daralmaya başka bir örnektir. Aynı şekilde “mal” sözcüğü de “mülk, sahip olunan eşya” anlamında kullanılırken bazı bölgelerde “büyükbaş hayvan” anlamında kullanılarak daralmaya uğramıştır.

“Hayvan” sözcüğü “insanları da içine alan canlı” anlamında kullanılmışken bu sözcük daha sonra sadece “kedi, köpek gibi canlıları” ifade eden dar bir anlamda kullanılır olmuştur.



 http://bilgiyelpazesi.com/egitim_ogretim/konu_anlatimli_dersler/turkce_dersi_ile_ilgili_konu_anlatimlar/anlam_daralmasi_ozellikleri.asp
*

11. Anlam iyileşmesi

Anlam İyileşmesi Nedir, Anlam İyileşmesine Örnekler
Anlam iyileşmesi kötü anlam taşıyan bir kelimenin kullanımı ile birlikte iyi bir anlam kazanmasına denir.
Kötü anlama sahip bir kelimenin iyi bir anlam kazanması durumunu şöyle örneklendirebiliriz. Yabız yablak kelimeleri kötü fena anlamında kullanılmış olup XVI. Yüzyılından sonra bugün yavuz şeklini alarak iyi yiğit kahraman anlamını taşımaktadır. Anlamında değişiklik yaratılarak kötüden iyiye geçmiştir.
Yavuz Sultan Selim yaman bir adamdır burada yaman kelimesi kötü anlamdayken anlam iyileşmesi yaşayarak becerikli, güçlü, tuttuğunu koparan olmuştur.
Egmek kelimesi ızdırap, eziyet, zulüm anlamını taşırken anlam değişmesi yaşayarak emek olmuştur zahmet, uğraş, çaba ve harcanan güç anlamına gelmiştir.
http://www.denkbilgi.com/anlam-iyilesmesi-nedir-ornekler.html
*

anlam iyileşmesi

  1. Kötü ve olumsuz bir anlamı olan bir kelimenin zamanla iyi bir anlam kazanması.
  2. Kötü anlamlı bir kelimenin zamanla iyi bir anlam kazınması olayı: ET.’de çok defa yablak «kötü, fena» kelimesi ile birlikte kullanılan yabız yablak «kötü, fena» anlamından XVI. yüzyıldan sonraki gelişme ve ses değişmesi ile bugün TT.’de yavuz şekline ve «iyi, yiğit, kahraman» anlamlarına dönüşmüş olması gibi. Yavuz Sultan Selim; O yavuz adamdır vb. Yahşı «iyi» kelimesinin zıt anlamlısı olan yaman «kötü» kelimesindekianlam iyileşmesi de yavuz’a paralel bir gelişme göstermiştir. Aynı gelişme ET. emgek «ızdırap, eziyet, mihnet» emgek emgenmek «acı çekmek, ızdırak çekmek» kelimesinden değişen emek «çekilen zahmet, herhangi bir iş için gösterilen özen, harcanan beden ve kafa gücü» kelimesi için de söz konusudur: Bu gelişmede onun büyük emeği vardır vb.
http://www.nedirnedemek.com/anlam-iyile%C5%9Fmesi-nedir-anlam-iyile%C5%9Fmesi-ne-demek
*

12.Anlam kötüleşmesi

Sözcüklerin iyi anlamı terk edip, kötü anlam kazanmasıdır.

  • Örnekler: İlk sözcük eski, ikinci sözcük yeni anlamıdır.
    • Canavar: Canlı / Canavar: Yırtıcı
    • Amele: İşçi / Amele: Aşağılayıcı anlam
https://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%B6zc%C3%BCkte_anlam_de%C4%9Fi%C5%9Fmesi
*


anlam kötüleşmesi(1. anlamı)


a. db. Anlamı iyi ve olumlu olan bir kelimenin zamanla kötü veya kötüye doğru giden bir anlam kazanması, anlam bayağılaşması.
Güncel Türkçe Sözlük



anlam kötüleşmesi(2. anlamı)

İng. pejoration
İyi anlamlı bir kelimenin zamanla kötü veya kötüya doğru giden bir anlam kazanması; bu yönde bir zayıflamaya uğraması olayı: EAT. canavar «canlı, mahlûk», TT. canavar «yırtıcı, vahşi hayvan»; ET. katun «kraliçe, hükümdar hanımı» > «kibar karısı, hanımefendi», TT. kadın «dişi cinsten erişkin insan; hizmetçi»; ET. bayakı «önceki, daha önce zikredilen», TT. bayağı «adî, değersiz, aşağı, alçak»: Onun sözlerinde ve davranışlarında bir bayağılık var; bayağı mal, bayağı adam vb.
BSTS / Gramer Terimleri Sözlüğü2003
http://ne-demek.net/anlam%C4%B1/anlam-k%C3%B6t%C3%BCle%C5%9Fmesi-ne-demek.html
*

13.Güzel adlandırma

Doğrudan kullanılması hoşa gitmeyen kavramların yerine iyi kavramların kullanmaktır

  • Örnekler:
    • Verem = ince hastalık
    • Ölüm = vefat etmek
    • Cin = üç harfliler
https://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%B6zc%C3%BCkte_anlam_de%C4%9Fi%C5%9Fmesi
*

GÜZEL ADLANDIRMA

Bazı sözcüklerin kullanılmasını toplum ahlakına aykırı gören ya da kimi sözlerin söylenmesinin uğursuzluk getire­ceğine inanan insanlar, onların yerine başka sözler kul­lanırlar. Bu duruma güzel adlandırma denir.

Örnekler:

  • Sevilen biri için "öldü" denmez, "hayata veda etti, sizlere ömür, son yolculuğuna çıktı, onu kaybettik" denir.
  • İnsanlar genel olarak "cin" sözünü kullanmaz, onun yerine "iyi saatte olsunlar"ya da "üç harfli" derler.
  • Gözleri görmeyen birine, "kör" denilmesi kaba bulunur, "görme engelli" denir, kulakları duymayan birine de "işitme engelli" denir.
  • "Tuvalet" yerine "Yüz numara, ayakyolu, lavaboya git­mek" sözleri; tüberküloz (verem) yerine "ince hastalık" denilmesi birer güzel adlandırmaörneğidir.
  • http://edebiyatogretmeni.gen.tr/217-guzel-adlandirma.html
  • *
Ayrıca bakınız
Sözcükler Arasındaki Anlam İlişkileri  
  1. Eş Anlamlı Sözcükler
  2. Yakın Anlamlı Sözcükler
  3. Zıt Anlamlı Sözcükler
  4. Eş Sesli Sözcükler
  5. İkilemeler
  6. Yansımalar
  7. Atasözleri
  8. Dolaylama
  9. Anlam Genişlemesi
  10. Anlam Daralması
  11. Anlam İyileşmesi
  12. Anlam Kötülemesi
  13. Güzel Adlandırma
http://www.turkedebiyati.org/Dersnotlari/kelimebilgisi.html
*

  












Test


1.       Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözcüklerden han­gisi genel anlamda kullanılmıştır?

A)   Sözünü ettiğimiz ressam dünyaca ünlüdür.

B)   Şimdi yeşermiştir köyümün o güzel yaylaları.

C)  Trene yetişebilmek için koşar adım ilerliyorduk.

D)  Bu öykü Ömer Seyfettin'in kaleminden çıkmış bir öyküdür.

E)   Yazar, eserini oluştururken birçok zorluğa katlan­mak zorunda kalır.

*

2.       Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bütün sözcükler gerçek (temel) anlamıyla kullanılmıştır?

A)   insanları seven, samimi, sıcak biriydi.

B)   Kayığın burnu adaya doğru çevrildi.

C)   Bu sene İstanbul'a hiç kar yağmadı.

D)  O günü hatırladıkça derin kederlere gömülürüm.

E)   Ona söylediklerime ince bir karşılık verdi.

       *

3.       Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözcüklerden han­gisi terim anlamıyla kullanılmıştır?

A)   Bu ozan, bütün şiirlerini Erzurum ağzıyla söyler.

B)   Artık, bu tarz sorunları kökten halletmeliyiz.

C)  Yaş dolu, yeşil gözleriyle bana doğru bakıyordu.

D)  Güneşimsin benim, her sabah dünyamı aydınla­tan.

E)   Dünkü yağmurdan sonra hava sıcaklıkları iyice düştü.

       *


4.          I.  Çocuk eline geçirdiği oyuncakla hızla kaçtı.

II.   Ocaktan hava kaçtığını görünce ışıkları kapattı.

III.   Eline geçen bu son fırsat da kaçmasın!

IV.   Neden kaçıyorsun öyle, yakalayacağım seni!

V.   Gerçekleri söylemekten kaçıyor gibiydi.
 Yukarıdaki cümlelerin hangilerinde "kaçmak" söz­cüğü gerçek (temel) anlamıyla kullanılmıştır?

A)   I. ve III. 
B)  I. ve IV. 
C) II. ve V.
D) III. ve V. 
E) IV ve V.

*


5.       Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi sesteşi olan sözcüklere örnek gösterilebilir?

A)   Kuru yapraklarla dolmuştu bahçe.

B)   Çocuğun sesi ağlamaklı geliyordu.

C)  Cümlenin başını hatırlayamıyordum.

D)  Zamanı gelince bize katılacaktı.

E)   Yazarın kullandığı dil oldukça sadeydi.

*

6.          I.  Sevsen de bendesin sevmesen de

II.   Yanlış bir hayat, yalan bir umuttu bu

III.   Sussun bülbüller istemem bu şarkıyı

IV.   Hasretinle yanan gönlüm de söndü

V.   Tutsak bir hayale daldım seninle Yukarıdaki numaralanmış dizelerin hangisinde kar­şıt kavramlar bir arada kullanılmıştır?

A) I.         
B) II.        
C) III.       
D) IV.       
E) V.

*


7.     Aşağıdaki cümlelerin hangisinde özelden genele doğru bir sıralama vardır?

A)   Yazar ilk romanı "Memleketim" ile adını duyurdu.

B)   Kıyafetlerinin içinde en çok pembe eteğini severdi.

C)  Bu menekşe bahçedeki çiçeklerin en güzeliydi.

D)  Sanat dünyası müziğe yeni atılanlarla dolu.

E)   Okuduğu kitaplarla dost olmayı başarıyordu.

*

8.     Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yansıma sözcük yoktur?

A)   Elindeki karton parçalarıyla camın kırılan yerini ka­padı.

B)   Mahalledeki kadınlar aralarında fısıldaşıyordu.

C)  Şoför patlayan lastiği değiştirmek için aşağı indi.

D)  Yükü ağır olan hamalın sepetinden gıcırtılar geli­yordu.

E)   Sınıftaki gürültüyü kesmek için uğraşıyordu öğret­men.

*

9.     Dönelim, aradığımız belki de hüzün

Yollar ardından bana şimdi görün

Ağlar yüzüne değdikçe yaslı gözlerim

Gir yazgıma ey yâr, orda güleyim

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)   Eşanlamlı sözcükler vardır.

B)   Somut anlamlı sözcük vardır.

C)  Nitel anlamlı sözcük kullanılmıştır.

D)  Soyut anlamlı sözcük vardır.

E)   Karşıt kavramlar kullanılmıştır.

*


10.     Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soyut bir kavra­ma yer verilmiştir?

A)   Kendisini aramadığımız bir yerde gizlenir mutluluk.

B)   Ayağı kayınca bir anda yere düştü çocuk.

C)  Bahçe aydınlanınca kuşlar dallara kondu.

D)   Buz gibi bir kış akşamında karşılaşmıştık.

E)   Dışardan gelen gürültüyü konuşuyordu herkes.

*

11.     Aşağıdaki cümlelerin  hangisinde yakın  anlamlı sözcükler bir arada kullanılmıştır?

A)   Sessiz bir bakışla süslemişti narin duruşunu.

B)   Nice keder ve üzüntünün habercisidir bu kara tren.

C)  Uzak görünen yakın umutlarla doludur hayat.

D)  Güzel ve sevimli bir kardeşi vardı onun.

E)   Yaşam, geçmişin külleri üzerine temellenir.

*

12.        I.  Gecemi umutlu kılan bu inci taneleri

II.   Kızgın sahralarda rüzgâr gibi eserdin

III.   Neden geç geldin, gözüm yollarda

IV.   Gökyüzünün başka rengi de varmış

V.   Kuş olur uçardım senden öncesi Yukarıdaki dizelerin hangilerindeki altıçizili söz­cüklerin olumsuz biçimi de vardır?

A) I. ve II. 
B) I. ve III. 
C) II. ve III.
D) II. ve IV. 
E) III. ve V.

*


13.     Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisinin sesteşi yoktur?

A)   Kır bir atın üzerinde dolaşıyordu köyü.

B)   Din, kişilerin vicdanına seslenir öncelikle.

C)  Seni bekliyorum, hemen aşağı in!

D)   Eski köye yeni adet getirmeye çalışıyordu.

E)   Gürültü geliyordu yan taraftaki odadan.

*

14.     Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi nitel an­lamlı değildir?

A) Karanlık düşünceler içinde yaşıyorduk o yıllar.

B)   Rahat bir hayat sürmenin özlemiyle yaşadı.

C)  Küçük mutluluklar arardı kendine her an.

D)   Hırçın bakışları doldurmuştu bir anda salonu.

E)   Uzun mesafeler vardı gideceğimiz yerler arasında.


*
15. Hangi seçenekteki sözcükler arasındaki
anlam ilişkisi diğerlerinden farklıdır?
A) Vatan – millet
B) Ebedî – sonsuz
C) Mükemmel – eksiksiz
D) Deneyim – tecrübe

*
16. Aşağıdaki sözcüklerden hangisinin sesteşi yoktur?
A)    Yaz
B)    Yüz
C)    Gül
D)    Sev
*

17. Aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi diğerlerinden farklıdır?
 A) büyük-küçük
 B) güzel-çirkin
 C) doktor-hekim
 D) eski-yeni
*
18. Aşağıdakilerden hangisinde “beyin” sözcüğü “öyle göründüğüne bakma sen, bu fabrikanın beyni odur cümlesindeki kullanma anlamca en yakındır?
A) Beynin işleyişi bugün bile tamamıyla anlaşılabilmiş.
B) Beyninizin çok küçük bir bölümünü kullanabiliyormuşuz.
C) Yazıya başlamadan önce  bir beyin fırtınası yapalım mı?
D) Beyin takımını oluşturmakta gecikirsek işi yürütemeyiz
E) Bir de durmaksızın konuşunca beynim patladı.
 *
19. Aşağıdakilerin hangisinde abartma yoktur?
A) Sesini duymasam birden çölleşirdi dünyam.
B) Sizin için tuttum beş gül getirdim, sevgili!
C) Sevdamın ateşi güneşi bile yakar, kül eder.
D) Susunca dağlar yarılır, ırmaklar kururdu.
E) Senin için denizleri getiririm, işte yeter.
*
20. Aşağıdakilerden hangisinde altı çizili sözcük gerçek (temel) anlamda kullanılmamıştır?
A) Üç yıldır, özel bir üniversitede Türk Dili dersini okutuyor.
B) Yerdeki cam parçaları topuğunun kanamasına sebep oldu.
C) Etrafımı çevreleyen her şey bana onu hatırlatmaya yetiyor.
D) İdarenin verdiği cezaya  üç gün içinde itiraz etme hakkı var.
E) Veteriner, kanatlarını iyileştirdiği güvercini gökyüzüne saldı.
*

Cevap Anahtarı:
1-E, 2-C, 3-A, 4-B, 5-E, 6-D, 7-C, 8-A, 9-A, 10-A, 
11-B, 12-B, 13-D, 14-E, 15-A,16-C, 17-C, 18-D, 19-B,20-A,

Yararlanılan kaynaklar:

http://www.sorucenneti.net/9-sinif-dil-ve-anlatim/sozcukler-arasindaki-anlam-iliskileri.html
http://www.bilgicik.com/yazi/sozcukler-arasi-anlam-iliskileri/
http://www.testalemi.com/testler/ilkokul/4.Sinif/Turkce/10/21/SozcuklerArasiAnlamiliskileriTest-1
http://www.xn--edebiyatgretmeni-twb.net/sozcukte_anlam_oss_test.htm

*





Ek Okuma


Sözcüklerin Duygu Değeri

Şiir dilinde duygu değeri taşıyan öğelerden geniş ölçüde yararlanılır.

Sözcükler yansıttıkları kavramlar ve onlara bağlı tasarımların yanı sıra duygu değerleriyle de anlam kazanır. Bu anlam ortama göre ve kişiden kişiye değişebilecek bir öznellik içermekle birlikte aynı dil birliğine sahip kişilerde ortak duygular uyandıracak göstergeler de yok değildir. Örneğin ölüm, hastalık, sürgün, verem, sefalet gibi sözcükler olumsuz; aydınlık, başarı, diriliş, bayrak, kavuşmak, neşe gibi sözcükler de olumlu açıdan değerlendirilir.
*
ŞİİR DİLİ-I



*  Şiir dili, günlük konuşma dilinden -buna bazıları “doğal dil” demektedir- farklı bir dille yazılır, daha çok şiirsel imgeye dayanır.

* “İMGE” nedir?

·         “Hayal, dış dünyadaki varlık ve olayların zihindeki karşılığı, düşünsel resim” demektir.

*  “ŞİİRSEL İMGE” nedir?

·         “Alışılmamış hayal” demektir, “alışılmamış bağdaştırma”ya dayanır.

*  “BAĞDAŞTIRMA” ve “ALIŞILMAMIŞ BAĞDAŞTIRMA” ne demektir?

·         Sözlerin belli bir mantık çerçevesinde bir araya getirilmesine “bağdaştırma” denir. Dil genelde böyle işler. “Kapının kolu”, “Türkiye’nin başkenti”, “gözleri deniz mavisi”, “Romanın sonun hiç beğenmedim.” gibi.

·   Sözler hep böyle bilindik biçimde bir araya getirilmez, bazen öyle bağdaştırmalar yapılır ki ilk duyulduğunda garipsenir ve ancak belli bağlamlarında anlamlı bulunur. “Beni cepten ara.”, “mühür gözlüm”, “kine kinle yürümek bir yürek karartması”, “Aşk en karanlık ayrılıktır”, Bakışsız bir kara kedi” gibi. Bu dizilimlere de “alışılmamış bağdaştırma” adı verilir.

*  Şiirsel imgeye neden gereksinim duyulur?

·         Bilinen, tanınan, her gün birlikte olunan insanları ve durumları anlatmak için imgeye, şiirsel dile başvurulmaz. Ancak daha çok yeni karşılaşılan bir durumu, görünümü anlatmak istediğimizde yeni söyleyişe ve imgeye, yani şiir diline başvurulur. Bilinenlerle ilgili yeni durum söz konusu olduğunda da şiire gereksinim ortaya çıkar.

·         Dil göstergeleri (sözcükler) sayılı ve belirlidir ama insan hayali ve düşüncesi sınırsızdır. Sınırlı olanla sınırsızı dile getirme arzusu bizi şiirsel imgeye zorlar, yönlendirir.

*  Şiirsel imge nasıl elde edilir ya da oluşturulur?

·         Birbirine uzak alanlardan sözcüklerin, kavramların şaşırtıcı biçimde bir araya getirilmesi ile oluşturulur.

o   “gözlerin çok güzel” --- günlük dil

o    “gözlerin menekşe” --- şiirsel dil

*  Şiirde imge, dikkat edilirse, soyut düşünme ve hissetmeyle ilişkilidir.

*  Şiirsel imge, ister istemez söz sanatlarıyla yapılır.

*  Şiir dili çağrışımsal anlama ve duygu değerine dayanır.

·         ÇAĞRIŞIMSAL ANLAM nedir?

o   Şiirde sözcüklerin gerçek anlamları dışında kullanılmasıyla kazandığı anlamsal değerdir. Bu anlam değerinde, söyleyiş ve sesin de rolü vardır.

·         DUYGU DEĞERİ nedir?

o   Sözcüklerin insan beyninde ve ruhunda etki boyutuyla ilgili bir durumdur. Kişiden kişiye değişir ama genelde de bazı sözcüklerin duygu değeri diğerlerinden daha fazladır. Sözgelimi “ölüm”, “aşk”, “barış” gibi sözcükler, “taş”, “burun”, “bez” gibi sözcüklere göre yüksek duygu değerlerine sahiptir.

*  Demek ki sözcükler ve söz öbekleri şiirde gerçek anlamları dışında kullanılmaktadır.

*  Şiirde ses, çağrışım ve söyleyişle sözcükler gerçek anlam boyutları dışında değerler kazanır.



*  ŞİİR, İMGELERLE DÜŞÜNME VE DÜŞÜNDÜRME SANATIDIR.


*

Paylaşmak güzeldir.