20 Temmuz 2015 Pazartesi

İntak (Konuşturma)

Edebî Sanatlar 
Anlama Dayalı Söz Sanatı
İntak (Konuşturma)

Konuşturma, söyletme anlamına gelen intak, edebiyatımızda kişileştirilen varlıklara, hayalî yaratıklara söz söyletme, onları konuşturma sanatıdır.
http://www.erguven.net/ders/Intak-Konusturma-Sanati551


İntak Sanatına Örnekler:

“Bahar gelip her yan güldü
Çiçekleri biraz kucaklayım
Deyip kuşçuk her yana baktı
Sakin gökte kanat çırptı”

Bildiğiniz gibi kuşlar, insan gibi konuşamaz. Ama yukarıdaki dizelerde bir kuşa insana özgü bu nitelik verilerek kuş kişileştirilmiştir. Dörtlükte kişileştirilen bu varlığın sözleri de yer almıştır. Yani kuş, konuşturulmuştur. Öyleyse bu dörtlükte aynı zamanda intak sanatı vardır.

http://www.erguven.net/ders/Intak-Konusturma-Sanati551


Sabahleyin kozasından bakan gelincikler
Sorar bu dünyaya:
- Ne istersin?
Kanatlanıp uçalım mı?
Çiçek olup açalım mı?

Bu şiirde gelincik konuşturulduğu için intak yapılmıştır.



“Kulağının dibinde haykırdı fırtına:
Isınmak istiyorsan toprağı çek sırtına”

dizesinde ise “fırtına” sözcüğü ile intak yapılmıştır. Burada şuna dikkat etmek gerekir: Teşhis ve intak sanatları birlikte yapılır. İntak sanatının olduğu yerde mutlaka kişileştirme vardır. Konuşma insana özgü bir nitelik olduğundan aynı zamanda kişileştirme vardır.

http://www.erguven.net/test/Intak-Konusturma-Sanati-Ile-Ilgili-Ornekler071

“Arı sordu: Şen kelebek
Neden böyle süslenerek
Çiçeklere seslenerek
Uçuyorsun benek benek?”

Bu dörtlükte görüldüğü gibi “arı” konuşturulmuş. Dörtlükte arının sözlerine yer verilmiştir. O hâlde bu dörtlükte öncelikle “intak” var. İntak sanatının olduğu yerde de “kişileştirme” vardır.

Fabller kişileştirme ve intak sanatının en yoğun olduğu metinlerdir.

“Bir dala konmuştu karga cenaptan
Ağzında bir parça peynir vardı
Sayın tilki kokuyu almış olmalı
Ona nağme yapmaya başladı
Ooo Karga Cenapları, merhaba
Ne kadar güzelsiniz, ne kadar şirinsiniz
Gözüm kör olsun yalanım varsa
Tüyleriniz gibiyse sesiniz
Sultanı sayılırsınız bu ormanın”
Keyfinden aklı başından gitti Bay Karganın
Göstermek için güzel sesini
Açınca ağzını düşürdü nevalesini”

Burada bir kısmını aldığımız yukarıdaki fablda karga ve tilkiye insana özgü konuşma, düşünme gibi nitelikler verilmiş, karga ile tilki arasında geçtiği düşünülen bir olayla insana öğüt verilmek istenmiştir.

Yukarıda belirtildiği gibi intak (konuşturma) İnsan dışındaki varlıkları konuşturmaktır.Her intak sanatında teşhis sanatı vardır; ancak her teşhiste intak sanatı yoktur.
"Serilip hak-i hakarette vatan can veriyor.
Yetişin son nefesimdir, gelin imdada! diyor."

ikinci dizede vatan konuşturulmuştur.

Yunus Emre'nin,

"Benim adım dertli dolap,
Suyum akar yalap yalap"

dizelerinde de bir su dolabı konuşturulmuştur.









Test

       1.Aşağıdakilerin hangisinde ayraç içinde verilen söz sanatının tanımı yanlıştır?

A) Bir unsuru kendi adının dışında başka bir adla anmadır. Ancak anılan unsurlarla bir ilgi yönünün olmasına dikkat edilir. (İstiare)

B) Herhangi bir konu hakkında birbiri ile alâkalı kelimeleri herhangi bir düzene uymadan bir beyit ya da mısra’ içinde kullanmaktır. (Tenasüp)

C) Bir sözcüğü ya da sözü gerçek anlamının dışında benzetme amacı gütmeden ve sözün gerçek anlamını düşünmemizi engelleyici ipucu olmaksızın mecazlı anlamda kullanmadır. (Kinaye)

D) İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıkları, düşünen, duyan ve hareket eden bir insan kişiliğinde göstermektir. (İntak)

E) İki anlamı olan bir kelimeyi uzak anlamını kastederek kullanmaktır. (Tevriye)
*
2. Deveye, “İnişi mi seversin, yokuşu mu?” diye sormuşlar; deve, “Düze kıran mı girdi?” demiş.

Yukarıdaki cümlede olduğu gibi insanın konuşma yetisinin başka varlıklara verilmesine “intak” denir. İntak sanatının olduğu her yerde teşhis sanatı vardır. Ancak teşhis sanatının bulunduğu yerde intak sanatı olmayabilir.

Aşağıdakilerin hangisinde “İntak” sanatı yoktur?

A) Akıl ersin ermesin sevdama;
     Senden yanayım dedi yeşeren dal.

B) Kulağının dibinde haykırdı fırtına
     Isınmak istiyorsan toprağı çek sırtına

C) Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna
     Tenimde bir yara işler gibisin

D) Dağlara yaslanıp yatan güneşi
     Yaralı, hastadır, yorgundur sandım

E) Çalar saat üç bin altı yüz kere saatte
     Fısıldıyor: Hatırla, hatırla!..
 *
3.Çiğdem der ki: “Ben âlâyım
Yiğit başına belâyım
Hepisinden ben alayım
Benden âlâ çiçek var mı?”

Yukarıdaki dizelerde görülen söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?

A) İntak        
B) Tevriye         
C) Kinaye
D) Tenasüp              
E) İstiare
*
4. Adam, elini uzattı; tam onu koparacağı sırada mor menekşe: “Bana dokunma!” diye bağırdı.
Bu cümledeki en belirgin öz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Teşbih (benzetme)
B) Tezat
C) İstiare
D) Kinaye
E) İntak (konuşturma
*


Cevap anahtarı: 1.D,2.D,3.A,4.E,


Kaynaklar:
http://vekuran.blogspot.com.tr/2012/04/konu-basliklari_4590.html
http://edebiyatforum.com/lise-1-edebiyat-konu-anlatimi/
http://www.xn--edebiyatgretmeni-twb.net/soz_sanatlari_1.htm
http://torpil.com/egitim/lise-konulari/edebiyat/hhcfm/edebi-sanatlar.html
http://www.edebiyatogretmeni.org/intak-konusturma/
http://www.bilgicik.com/yazi/soz-san





Ek okuma


Kuranda Konuşturma Sanatı


ALLAH BİR YAPININ ÖZELLİĞİNİ ANLATIRKEN O YAPIYI KONUŞTURUR.

Kuran’da Yaratıcımızın, melek, cehennem, şeytan, yer ve göğü konuşturduğunu, onlara sorular sorduğunu görmekteyiz. Bundan dolayı bazı insanlar “Allah zaten herşeyi bilmiyor mu, neden soruyor?” şeklinde itirazlar dile getiriyor.

Yaratıcı elbette herşeyi biliyor. Hatta gelecekte olacakları bile…
Soru sormasının nedeni öğrenmek değil, intihanda ki insana hakettiklerini vermek ve yaşatmaktır.

Bir soru illa ki öğrenmek için sorulmaz.

1- O kişiye hakettiği bir deneyimi yaşatmak için de sorulur.

2- İfadeyi güçlendirmek, düşündürmek, mesaj vermek vb. amaçlar için de sorular sorulur.

Bu bir yana, Allah zaten bu iki günlük özet imtihan hayatında bizlere hakettiklerimizi yaşattırıp, bizi kendimizle yüzleştiriyor. Ahiret hayatının kendisi böyle “sonucu Allah tarafından bilinen sorular” üzerine kurulu. Dünya yaşantısı bu doğrultuda zaten. Çünkü zaten yüce Rabbimiz, biz bu dünyada sonsuza dek yaşasaydık ne yapacağımızı gayet iyi biliyor ve bunu özetleyen iki günlük örnek bir imtihan hayatı yaşatıyor.

BAKARA 260 Hani İbrahim de şöyle yakarmıştı: “Rabbim, göster bana, nasıl diriltiyorsun ölüleri?” “İnanmadın mı?” diye sordu. “İnandım, dedi, ancak kalbimin tatmin olması için …” Allah dedi ki: “Kuşlardan dört tane al, onları kendine ısındırıp alıştır. Sonra her dağın üstüne onlardan bir parça koy. Sonra da onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir. Bil ki Allah Azîz’dir, Hakîm’dir.

Tüm bunlar insanları gerçeklerle ve kendileriyle yüzleştirme planına hizmet eden deneyimler. Ve sorular da bunun bir parçası. Bu sayede ahirette itiraz hakkın da kalmıyor.

A’RAF 12 Allah buyurdu: “Sana emrettiğimde secde etmeni engelleyen neydi?” İblis dedi: “Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın.”

Burada yine Rabbimiz yer, gök ve cehennem gibi varlığın yapısını açıklatmak için o yapıyı konuşturuyor ve bize hakettiğimiz deneyimi yaşatıyor.

İblis’in kötülerden olduğunu kendi dilinden konuşturuyor ve bunun açığa çıkması gerekiyordu. İnsanın kotrolünde olmadığı ve vahy ile kotrol altına alınacağını Kuran diğer ayetler ile anlatmaktdır.

A’RAF 16. Dedi: “Beni azdırmana yemin ederim ki, onları saptırmak için senin dosdoğru yolun üzerine kurulacağım.”

İblis “beni azdırmana karşılık” derken rabbimizin bunu programladığından bahsediyor.

Kısacası Rabbimiz burada aslında yine sorusunu birşey öğrenmek için değil, tam tersine birşey öğretmek ve deneyimletmek için soruyor. Yani hakettiğine kavuşturuyor…

SEBE 40. Hepsini topladığı gün meleklere, ‘Şunlar mı size tapıyordu?’ der. 41. Dediler ki, ‘Sen yücesin, velimiz (dostumuz) onlar değil, Sensin. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Çokları onlara inanıyordu.’

İşte yine burada da aslında Allah bilmediği birşeyi sormuyor, zaten en iyi O biliyor. Yine Kullarına hakettikleri deneyimi yaşatıyor.


MAİDE 116 Allah şunu da söyledi: “Ey Meryem oğlu İsa! Allah’ın yanında beni ve annemi de iki tanrı olarak kabul edin diye insanlara sen mi söyledin?” İsa dedi: “Hâşâ! Tespih ederim seni. Hakkım olmayan bir şeyi söylemek benim haddime değildir. Eğer onu söylemişsem sen onu elbette bilirsin. Sen benim içimde olanı bilirsin ama ben senin zatında olanı bilmem. Çünkü sen, evet sen, gaybları çok iyi bilensin!”

Yine aynı şekilde Rabbimiz İsa’ya merak amaçlı sormuyor, cevabı bildiği gibi, İsa’nın ne cevap vereceğini de kelimesi kelimesine zaten biliyor.

Ayrıca Yaratacımızın ifadeyi güçlendirmek, kullarını düşündürmek amaçlı sorduğu sorulara örnekler:

ENBİYÂ 30 İnkar edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?

FATIR 27 ALLAH`ın gökten bir su indirdiğini görmedin mi? Onunla çeşitli renklerde ürünler çıkarırız. Hatta dağlarda bile beyaz, kırmızı veya rengarenk katmanlar vardır. Bazı yollar ise siyahtır. 28. Aynı şekilde, insanlar, hayvanlar, çiftlik hayvanları da çeşitli renklerdedir. Bundan dolayıdır ki kulları arasında ALLAH`ı gereği gibi sayanlar bilim adamlarıdır. ALLAH Üstündür, Bağışlayandır

TUR 35. yoksa onlar hiçbir şeysiz mi yaratıldılar? yoksa bizzat kendileri mi yaratıcıdır? 36. yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattı? Hayır, onlar gerekli bilgiye ulaşamıyorlar! 37. yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mı? yoksa güç ve egemenlik sahibi onlar mı?

***

Dediğimiz gibi, yüce Rabbimizin bu dünyada bizleri imtihan etmesi de aslında O’nun açısından sonucu bilinen bir “kulları kendileriyle yüzleştirmedir”. Bu sayede hem kulların ahirette itiraz hakkı kalmıyor, hem de bazı küçük ceza ve mükafatları daha bu dünyada tatmış oluyorlar.

Konuşma Sanatının örnekleri bizlere, o yapının özelliğiklerini bize nakledilmesinde önemlidir.

Bazı Örnekler;

KAF  30 O gün cehenneme "Doldun mu?" deriz. O da "Daha var mı?" der.

-Cehennemi konuşması; Cenennemin bir çok insanın ora girmesi ile de dolamayacak kadar geniş bir yer olduğu anlatılmaktadır.

BAKARA 34 Hani biz meleklere : Âdem'e secde edin, demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kafirlerden oldu.

-Meleklerin konuşması; Bu evrenin bizim emrimize verildiği(secde), Ayrıca kendi içimizdeki meleklerimizin kan dökmeye meyilli yaratıldığını açıklamaktadır.

KEHF 50 Hani biz meleklere: Âdem'e secde edin, demiştik; İblis hariç olmak üzere, onlar hemen secde ettiler. İblis cinlerdendi; Rabbinin emrinden dışarı çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da onu ve onun soyunu mu dost ediniyorsunuz? Oysa onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için bu ne fena bir değişmedir!

ARAF 15 (İblis):“İnsanların tekrar diriltilecekleri güne kadar, bana mühlet ver, öyleyse" dedi.16-Dedi ki: «Sen mühlet verilmişlerdensin». 17-"Öyleyse, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım."

-İblisin konuşması; kendi içimizdeki meleklereden olan İblisin, kontrolümüz dışında olduğu, hırs şehvet vb. ateş benzeri bir yapıda olduğu ki yapısı fazla bilkinmiyor yani cinlerden , vahy ile dizginlenebildiği ve bizlerin haşrine kadar süre verildiği, İnsanlık ile beraber karin/yaşıt olacağı anlatılmaktadır. Şeytan olarakda isimlendirilen bu olgu vahy dışı düşünce olup, bu Allah DIŞLANAN olarak isimlendirmiştir. Bu vahy dışılık dinin tam ortasında durmaktadır.
FUSSİLET 11 Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yerküreye: İsteyerek veya istemeyerek, gelin! dedi. İkisi de "İsteyerek geldik" dediler.

-Yer ve Göğün konuşması, gördüğümüz ve göremediğimiz kadar geniş olan evrenin Rabbimize boyun eğdiği dile getirilmektedir.
http://vekuran.blogspot.com.tr/2012/04/konu-basliklari_4590.html



Paylaşmak güzeldir.