20 Temmuz 2015 Pazartesi

İham, Tevcîh

Edebî Sanatlar 

Anlama Dayalı Söz Sanatı
İhâm

İki ya da ikiden fazla anlamı olan bir kelimeyi bir mısra ya da beyit içinde bütün anlamlarını kastederek kullanma sanatıdır. Ancak bu yaparken beytin genel anlamıyla, kelimenin çeşitli anlamları arasında yakın bir ilgi kurmak gerekir.

Îhâmın kelime anlamı vehme, şüpheye, kuruntuya, tereddüde düşürmektir. Yani şair kelimeyi öyle kullanır ki okuyucu o kelimenin bütün anlamlarıyla şiiri anlayabilir, anlamlandırabilir. Dolayısıyla; okuyan, şair bu kelimeyi acaba hangi anlamda kullandı diye tereddütte kalabilir yada her okuyucu o kelimeyi (îhâm yapılan kelimeyi) şairin kendi anladığı anlamda kullandığını vehmeder, düşünür.

Her gelen rind kanar zevke bu mecliste Kemâl
Cânib-i rahmete son çektiği sâğarla döner  
 
Yahya Kemâl

Sâğar : kadeh
Beyitte geçen "kanar" kelimesinde îhâm sanatı vardır. Zira kelimenin aldanmak ve doymak, kanmak şeklinde iki anlamı vardır ve beyit bu iki anlamın hangisiyle açıklanırsa açıklansın anlamlı olur.

"Kanar" kelimesini "aldanmak" anlamında alırsak beytin anlamı şu şekilde okur :
 "Kemâli, her gelen rind bu mecliste zevke aldanır ve rahmet tarafına, son çektiği kadehle döner."
"Kanar" kelimesini "kanmak ve doymak" anlamında aldığımızda ise beytin anlamı şu şekilde olur :
"Kemâl, her gelen rind bu mecliste zevke doyar, kanar (ve) rahmet canibine son çektiği kadehle döner."

Şemîm-i kâkülün almış nesîm gülşende
Demiş ki sünbüle sende emânet olsun bu

(Sabah esen hafif tatlı rüzgâr, gül bahçesinde senin kâkülünün güzel kokusunu almış ve sünbüle demiş ki, sende emanet olsun bu -koku-.)

Bu beyitte “bu” sözcüğü, hem koku hem de işaret sıfatı anlamlarıyla birlikte kullanılmıştır.

Îhâm sanatını, kendisi ile benzerlikler gösteren tevriye ve kinâye sanatları ile karıştırmamak gerekir.

Îhâm sanatında kelimenin gerçek anlamları üzerinde durulur ve beyitte ikisi de anlamlıdır. Tevriye sanatında iki gerçek anlamlı ama uzak anlam kastedilir.

Tevriye sanatı da îhâm sanatı gibi kelimenin iki gerçek anlamı üzerine kurulur ancak tevriyede kelimenin uzak, dolaylı anlamı kastedilir. Îhâmda ise anlamların ikisi de yakın anlamlıdır ve şiire, beyte uyar.

Îhâmı kinâyeyle de karıştırmamak gerekir. Çünkü kinâyede kelimenin birkaç gerçek alamı değil, gerçek ve mecazlı anlamı bir arada kullanılır ve özellikle mecazlı anlamı kastedilir.
İstihdam sanatı îhâma son derece yakın bir sanattır. Onda da kelimelerin gerçek manası söz konusudur.


İham iki türlüdür:
İham sanatı, tenasüp ve tezat sanatlarına bağlı olarak da yapılır. tenasüble birlikte yapılan ihama iham ı tenasüp tezatla birlikte yapılan ihama ise iham ı tezat denir.

a.İhâm-ı Tenâsüb 

Birkaç anlamı olan bir kelimenin dize yada beyit içinde kastedilmiş yada vehmedilmiş -ki buna diğer başka bir kelimeyle işaret vardır- söylenmemiş anlamıyla, öteki kimi kelimeler arasında anlam ilgisi kurmaktadır. Bu sanat adından ve tanımından da anlaşılacağı gibi îhâm ile tenâsüp sanatının birleşmesiyle olur.

Mihr solmazsın bana rahm eylemezsin bunca kim
Sâye tek sevdâ-yı zülfün pây-mâl eyler beni
          
Fuzûlî

Beyitte "mihr" kelimesinin sevgi anlamı beytin genel anlamıyla ilgilidir. Zirâ sâye-i zülfün derken senin saçının gölgesi şeklinde sevgili muhataptır. Fakat "mihr"in bir de güneş anlamı vardır ve kastedilmemiştir. Sâye (gölge) sözcüğüyle de "mihr"in güneş anlamının ilgili olması îhâm-ı tenâsüb sanatını doğurur.

Sür sâkiyâ kümeyt-i sebük-seyr-i sâgarı
Gezdirmedir ilâcı su inmiş ayağına

(Ey saki, kadehteki çabuk içiliveren şarabı ortaya sür; ayağına su inmiş, ilacı gezdirmedir.)
Bu beyitte “ayak” sözcüğünün hem organ ismi, hem de kadeh anlamı vardır. Birinci anlamı vurgulanmış, ikinci anlamı olan “kadeh” in “kümeyt”, “sakî” ve “sâgar” sözcükleriyle ilgisi kurulmuştur.

Ne güzel vâkıadır bu ki asup can gözünü
Hâb-ı gaflette geçen ömrümü rü’yâ gördüm
Zatî
(Can gözünü açıp gaflet uykusunda geçen ömrümün bir rüya olduğunu görüp anlamam ne güzel bir olaydır. Rüya, düş kelimelerinin kastedilmeyen ikinci anlamının hâb ve rüya sözcükleriyle ilişkisi vardır.)

Bir ibaredeki kelimelerden birinin ya da birden fazlasının kastedilmeyen anlamıyla o ibaredeki tenasüb ilişkisi içinde yer almasıdır. İki anlamı olan bir sözcüğün cümlede kastedilmeyen anlamıyla aralarında tenasüb bulunan diğer sözcüklerin anlamları aralarında tezad dışında bir ilişki bulunmasıdır.
Emir kipi olarak gül, gülmek ve bülbül aynı ibarede yer alırsa, gül sözcüğünün çiçek değil eylem manasında kıllanılmasından mütevellit îhâm-ı tenâsüb gerçekleşmiş olur.

“Titrerdi o bûsenle açan gonca gülünce”                                                   
  Faruk Nafiz

Kan edüp bağrım içim âh etme her dem ey felek
Hürmetüm dut bir iki gün kim senün mihmânunam

(Ey felek bana her an ah ettirerek bağrımı kanla doldurma. Ben senin misafirinim, bir iki gün beni hoş tut.)

Kan, ah etmek, dem (an) kelimeleri bir arada kullanılmıştır. Dem kelimesinin kan ve nefes anlamları da vardır. Burada kan anlamı kastedilmiyor ama mısrada geçen kan ile ilgi kurulmuştur. 

b. İham-ı Tezat

Birden fazla anlamı olan bir sözcüğünün mısra ya da beyit içinde söylenmeyen anlamıyla karşıt anlamı olan bir sözcük arasında ilgi kurularak yapılan iham sanatıdır.

Vakt-i iftâr kühen sözlere karnım toktur
Vehbiyâ aç elini hayr duâ eyle hemân

(İftar vakti modası geçmiş sözlere karnım toktur. Ey Vehbi, elini aç ve hemen hayır dua eyle.)

“Aç” sözcüğü hem “açmak” eyleminin emir şeklidir; hem de karnı acıkmış, yeme ihtiyacı duyan kimse anlamındadır. Burada sözcüğün ilk anlamı kullanılmış, kullanılmayan ikinci anlam ise “toktur” sözcüğüyle karşıtlık oluşturmuştur.


 İlham ve tezat sanatları birlikte kullanılır. İki anlamı olan bir sözcüğün dize ya da beyit içinde belirtilmemiş anlamıyla anlamlı bir sözcük arasında ilişki kurmak şeklinde yapılır. Belirtilmeyen anlam cinas yoluyla sağlanır. Örnek: 

Serverlik ister isen üftâdelik şiâr et
 
Kim düşmeden ayağa çıkmadı başa bâde
 
Fuzulî
 
(Burada ayak önce kadeh sonra gerçek ayak anlamlarıyla kastediliyor. Fuzulî beyitte sözcüğün vurgulamadığı ayak anlamı ile baş sözcüğü arasında tezat yapıyor.)
 

*
Tevcih

Bu sanat bazı belâgat kitaplarında îhâm ve muhtemilü’z-zıddeyn olarak da adlandırılmış olup, bir cümlede iki zıt anlama gelebilecek bir söz veya kelime söylenilmesi esasına dayanmaktadır.
Tevcih sanatı bir sözü hem övme hem de yerme ihtimalini içerecek şekilde söylemeyi de kapsamaktadır.
Tevriye ve iham sanatlarıyla yakın bir ilişkisi bulunduğundan bu sanatlarla karıştırıldığına da rastlanmaktadır.
...
Tevcîh Arapça “vech” kökünden gelip lügat anlamı tef’îl vezninde: “Yöneltme, doğrultma, yönlendirme, rehberlik etme, yönetme, kumanda etme, talimat, yönerge” (Mutçalı, 2012:985) olan tevcîh kelimesi bir belâgat terimi olarak mana sanatları arasında yer almakta ve iki zıd anlama gelebilecek şekilde söz söylemeyi ifade etmektedir.

Tevcîhte bir kelimenin anlamında hem müspet, hem menfi ya da hem övgü hem de yergi ihtimâli bulunmaktadır. Mesela Sürûrî’nin Bahru’l-Ma’ârif’inde geçen:

“Ey hâce ziyâ şeved zi-rû-yı tû zulem
Bâ-hulk-ı tû sûd bi-nümâyed mâtem

( Ey hoca, aydınlık olur senin yüzünden karanlıklar
 Senin huyunla faide gösterir matem)
 beytinde her iki mısrada da virgül, olur ve gösterir fiillerinin önüne konulduğunda müspet, ardına konulduğunda ise menfi anlamlar ortaya çıkmaktadır.

Tevcîh sanatı hem bir kelimede hem de kelâm yani konuşmada gerçekleşebilmekte, cümledeki fiilin önüne veya arkasına virgül konulduğunda bu sanat oluşmaktadır. Bu durumda bu sanat, iki zıt kelime veya durumun cümlede münasebete göre yöneltilmesi anlamına gelmektedir.

Muhittin Eliaçık

http://www.arastirmax.com/system/files/dergiler/79199/makaleler/9/12/arastirmax-belagat-kitaplarinda-tevcih-sanatinin-tarif-tasnifi.pdf


Kaynaklar:

http://www.edebiyatogretmeni.com/edebi-sanatlar/iham-i-tenasup
http://www.edebyahu.com/terim/132/iham-i-tenasup
http://www.liseedebiyat.com/index.php/dvan-edebyati/4-edebisanatlar/1777-ham.html
http://www.edebiyatogretmeni.org/iham/
http://www.turkceciler.com/soz_sanatlari/iham.html


Paylaşmak güzeldir.